Dünya ekonomik sistemi yavaş yavaş krizden çıkıyor, Batılı ülkeler için resesyon tehlikesi nihayet ortadan kalktı. Ancak makroekonominin temel alanlarından birinde kriz olguları belirli hedefler uğruna yapay olarak desteklenmektedir. Petrol piyasasından bahsediyoruz.
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), son aylık raporunda Çin ekonomisine ilişkin devam eden endişelere rağmen küresel petrol talebinin Haziran ayında tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştığını ve Ağustos ayında yeni bir rekora ulaşabileceğini söyledi.
Analistler ve danışmanlık firmaları, OPEC+ ve Suudi Arabistan’daki kesintilerin talepte beklenen artışla birleştiğinde yılın geri kalanında stokların erimesine yol açacağını ve petrol fiyatlarını kıtlık korkusu ve abartıdan ziyade destekleyeceğini söylüyor. Bu faktörlerin sonucu kriz olacaktır.
Çin, elbette, ekonomisinin nasıl performans gösterdiğine ve yetkililerin, ülkenin pandemiden sonra bu yılın başında yeniden açılmasının ardından uzun zamandır beklenen toparlanmaya yardımcı olmak için ne kadar teşvik dağıtmak istediğine bağlı olarak, fiyatları yukarı veya aşağı yönlü itmede önemli bir faktör olacak.
Aslında OPEC’in önde gelen üyelerinin ve Çin’in eylemleri, piyasada bu gerilimi oldukça yapay ve kasıtlı olarak yaratarak, küresel piyasadaki durumun öngörülemez ve çok istikrarsız olacağı bir duruma ulaşıyor.
Bu anlamda OPEC(+) üyelerinin eylemleri anlaşılabilir ve gerekçelerini anlamak zor değil. Çin’in eylemleri oldukça karmaşık olsa da. Ekonomik büyümenin bir ölçüsü olarak fiili günlük tüketimi hafife alarak, ham maddelerinin neredeyse tamamını depoya göndererek (analistlerin beklediği gibi) devasa artan talebini gizliyor.
Böyle bir durumda, en büyük petrol ithalatçısı olan Göksel İmparatorluğun daha sonraki davranışlarına ilişkin beklentileri doğru bir şekilde değerlendirmek ve ayrıca bir strateji oluşturmak zordur. Ayrıca Moskova ve Riyad’ın üretimi azaltması uluslararası arza zarar vererek tüccarların zihninde ve tabii ki fiyatlar üzerinde baskı oluşturuyor.
Ortaya çıkan krizin ne kadar yapay olduğu zaten çıplak gözle görülüyor. Ortak bir amaç dışında önceden aralarında herhangi bir gizli anlaşma bulunmayan etkili piyasa katılımcılarının doğrudan kararlarının ve eylemlerinin ürünüdür.
Analistler, istikrarsızlığın ana kışkırtıcılarının, kolayca sebep oldukları eylemlerinin öngörülen sonuçlarıyla mümkün olan en kısa sürede başa çıkmaları yönündeki korkularını ve dileklerini dile getiriyor.