Anadolu’nun kadim şehirlerinden biri olan Amasya, tarihsel dönemler boyunca farklı kültürlerin ve medeniyetlerin etkisinde kalarak birçok adla anılmıştır.
Bu adlandırmaların yanı sıra, şehrin kuruluş mitolojisi de oldukça ilginçtir.
Amasya’nın mitolojik kurucu tanrısı konusunda bir ipucu, Roma İmparatoru Septimius Severus dönemine ait bir sikke üzerinde bulunan yazıtta yer alır. Bu yazıta göre, Hermes, Amasya’nın mitolojik kurucu tanrısıdır.
Hitit belgeleri ışığında Amasya’nın en eski adının “Hakmiş” olabileceği düşünülüyor. Bu isim, Perslerin Amasya’yı işgaline kadar kullanıldığına inanılıyor.
Mitridates Krallığı Dönemi’nde ise Amasya’nın adı “Amasseia” olarak geçer. Coğrafyacı Strabon da eserlerinde bu ismi kullanmıştır. “Amaseia”, “Ana Tanrıça” anlamına gelen “Ama” veya “Mâ” kökenli bir isimdir ve “Ana Tanrıça Mâ’nın şehri” olarak tercüme edilebilir. Bu tanrıça, Perslerin Anadolu’yu işgalinden sonra popülerlik kazanmış ve Mitridates’in tapındığı tanrıça olmuştur.
Roma Dönemi’nde bu isim “Amasia” olarak değişikliğe uğramadan devam ederken, Bizans Dönemi’nde de aynı şekilde kullanılmıştır.
Danişmendliler zamanında “Amasiyye” ve “Şehr-i Haraşna” isimleriyle de anılmıştır.
Selçuklu, İlhanlı, Beylikler ve Osmanlı dönemlerinde ise “Amasya” ismi değişmeden kullanılmıştır.